"Irkçılık" Kavramına Genel Yaklaşım

Tanım ve Genel Bakış

Irkçılık kavramını anlayıp üzerine tartışmak için önce „ırk“ sözcüğünü ve kökenini özümsememiz gerekir. Türk Dil Kurumu’na göre “Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu“ diye tanımlanmış ırk sözcüğü bu basit tanımından çok daha fazla ağırlık ve anlam taşımaktadır. Dünyanın pek çok yerinde bireylerin doğdukları andan itibaren onlara yapıştırılan etiketlerden biri olup hayatları boyunca olumlu veya olumsuz şekilde onları etkileyecek bir parçalarıdır. Kişinin kendisi hakkında değiştiremediği, değiştirmeyi istemesinin bile toplumun başarısızlığının bir göstergesi olan bir kimlik özelliğidir. Irkçılık genel olarak çeşitli insan ırkları arasındaki biyolojik farklılıkların kültürel veya bireysel meseleleri de tayin etmesi gerektiğine ve doğal sebeplerle bir ırkın (çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir. [1] “Irkçı” ise bu düşünceyi benimsemiş bireylere verilen sıfattır.



Günümüz dünyasında herhangi bir bireyin başkasına üstün olmaması ve herkesin eşit haklara sahip olması gerekmesi ideal düşüncedir. Sağlıklı bir işleyiş ve huzur için bu eşitlikçi ve ayrımcılıktan uzak düşüncenin yaygınlığı büyük önem taşımaktadır. Ayrımcı diğer düşüncelere benzer olarak ailede, okulda veya çevrede öğrenilen; bireyin kendini bu konuda eğitmediği; belli bir mantık çerçevesine oturtamadığı; kör bir nefret ve aşağı görme içeren ırkçılık pek çok seviyede çevreye yansıyabilir. Bu seviyeler kötü amaçla yapılmayan arkadaş ortamı şakalarından bireyleri ırkları nedeniyle darp etmeye kadar gidebilir. Bu seviyelerin kendi içlerinde pek çok farklı davranış ve eylemleri olabilir.

Irksal Ayrımcılık ve Görünmez Irkçılık

Her ırkçı davranış kötü niyetle veya nefretle ortaya çıkmaz. Irkçılığın kökeninde bu bireylere karşı duyulan önyargı ve yakıştırmalar yer aldığı için tümünün olumsuz amaçlı olmasını bekleyemeyiz. Bazı ırklardaki insanlara karşı duyduğumuz belli his ve onlar hakkındaki genel düşüncelerimiz toplumda olumsuz etkilere yol açabilir. Bireylerin ötekileşmesi, ulaşılamayan beklentiler çizilmesi ve kültürlerinin yanlış anlaşılarak mizah malzemesi olması gibi sonuçları günümüzde hem sosyal medyada hem de dizi, film, müzik, moda gibi alanlarda görmekteyiz. Direkt ve indirekt ayrımcılık olarak gözlemlediğimiz bu davranışlar “Asyalılar matematikte iyidir.” gibi tarafsız sayılabilecek görüşler ve “Türkler deveye biner.” benzeri imaj zedeleyici, doğruluk unsuru bulunmayan ve ortadan kaldırılması zor önyargılara sebebiyet verir.

Bu görüşler bireylerin kimlik bunalımı dışında ne gibi somut zararlar verir?

  • Kariyer seçimlerinde ırkçılığa en az maruz kalacakları veya ırkları sayesinde avantaj sağlayabildikleri dallara yönelmeleri ağırlıklı bir davranış olur.
  • Kariyerleri boyunca saç stili, kültürel giyim, dil, din ve diğer ırkla gelebilecek özellikleri nedeniyle bastırılma ve değişmeye zorlanma sorunları yaşarlar.
  • Eş seçimlerinde risk almamak veya karşı tarafın ailesinde ayrımcılığa uğramak korkusuyla kendi sosyal çevrelerinde kalmaya çalışırlar.
  • Yasal yaptırım süreçlerinde adaletli davranılmayacağı korkusu yaşarlar.
  • Eğitim süreçlerinde akranlarından farklı davranışlara ve kurallara maruz kalırlar.
  • TV, sosyal medya, rol modelleri, diziler, kitaplarda kendi ırklarına ait temsiliyet göremezler.
  • Sağlık hizmetinden yararlanırken kendi ırklarına ait özellikler konusunda eğitimli doktor bulmaları zordur ve şikayetlerini dinletmek bir mücadele gerektirir. Hastalıkları tanı konmamış halde hastaneyi terk etme riskleri daha büyüktür.

2020 yılında geçirdiğimiz COVID-19 pandemisinde siyahi bireylerin ölüm oranı diğer gruplara göre yüksek ölçülmüştür. Bu oran farkını bazı yetkililer önceden var olan sağlık sorunlarına bağlamaktadır. Bunun yanı sıra siyahi insanlar beyazlara göre daha az sağlıklı yemek içeren, yeşil bölgesi az, hobi tesisleri eksik, ışıklandırma ve güvenlik açısından zayıf bölgelerde konaklamaktadırlar ve sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Bunlar ve hasta insanlara daha fazla maruz olabilecekleri işlerde çalışmaları hastalıktan muzdarip olmalarını etkileyecek faktörlerdir.[3]

Yandaki şekilde görülen yüzdeler 2014 senesinde en iyi 100 filmdeki karakterlerin ırk dağılımlarını göstermektedir. Çocukluklarını kendilerine değil de başkalarına benzeyen oyuncaklarla oynayarak geçiren bireyler hayatlarının ileri dönemlerinde kendi ırklarından olmayan çizgi film karakterleri görmekte ve beyaz perdede hiçbir zaman kendi temsiliyetlerini sağlayamamaktadır.

Ayrıcalık Farkındalığı ve Aktivizm: Nötr Kalma Problemi

Irkları nedeniyle ayrımcılığa hiç veya çok az ve düşük seviyede uğramış bireylerin ayrıcalıklarını fark edip seslerini farkındalık oluşturmak için kullanmaları ırkçılığın önünü kesmekte atılacak ilk adımlardandır. Irkçılığı tamamen ortadan kaldırdığımız ideal dünya görüşü ise ırkların görünür olmaması ve insanın ırk özelliğinin önem kaybetmesi değildir. İdeal dünyada ırk, kişilerin kimliklerini belirleyen özelliklerden biri olmakla birlikte herhangi bir ayrımcılık veya zorbalık amaçlı kullanılmaz. Kişiler ırkların bilincinde olup bu ırklara sahip bireyler hakkında bilgi ve bilinçlerini geliştirirler.

Bahsedilen ideal dünyaya erişmek için ırkçılığa maruz kalmayan, ayrıcalıklı bireyler hangi eylemleri gerçekleştirmelidir?

  • Ayrıcalıklarını fark edip ırkçılık, insan hakları, ötekileşme hakkında bilgi edinerek,
  • Platformlarını ve seslerini başkalarını aynı farkındalığa davet edecek şekilde kullanarak,
  • Irkçılığa uğramış arkadaşlarına duygusal açıdan destek olarak,
  • Irkçı davranışları fark edip bu davranışı yapan kişiyi uyararak,
  • Irkçılık yapan platform, marka ve kişileri desteklemeyi keserek,
  • Çocukları ve gençleri konu hakkında eğiterek,
  • Irkçılığa karşı duran vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşlarını destekleyerek,
  • Günlük dil kullanımda yaralayıcı ve kırıcı ırkçı söylemlerden uzak durarak, durmayanları uyararak,
  • Irkçılığa uğramış bireylere sizinle birlikteyken güvenli bir ortamda olduklarını hissettirerek ve daha birçok şekilde ırkçılığa karşı durabilirsiniz.

Toplumda yaşanan şiddete ve eşitsizliklere karşı duyarsız kalmak sorunun bir parçası olmaktadır. Sokakta partnerine saldıran bir birey görüp sessiz kaldığımızda tarafsız bir hareket yapmış olmayız, şiddet uygulayan bireyin tarafını seçmiş oluruz. Şiddetin yapılmasına izin vermek mağdur bireye bir kötülük iken şiddet uygulayana izindir. Nötr kalmak sadece bir eylemde bulunmamak değildir, aktif bir eylemde bulunmayı bilinçli bir şekilde reddetmektir. Ancak toplum olarak karşı durduğumuzda sistematik ayrımcılığı yenmeye karşı adımlar atılmasını bekleyebiliriz. Bu durumda aktivizm ve farkındalık büyük bir önem taşır.



Yazar: Mehmet Kamil Göktaş - İnsan Hakları ve Barış Tema Sorumlusu