Yemek & Kültür
Aralarındaki Bağ
Yemek yemek, yaşamımızı sürdürmek için zorunludur. Ancak yemeklere sadece bu açıdan bakmak çok büyük bir haksızlık olacaktır. Yıllar boyu bu eylem kültürle paralel bir biçimde evrimleşmiştir. Yapılan yemekler o kültürün geçmişini ve bugününü özetler. Kültürü oluşturan ögelerin neredeyse hepsi yemekleri de öyle ya da böyle etkilemiştir. Örneğin pizzanın fakirlikle mücadele eden İtalyan halkı tarafından evde ne varsa bir parça hamurun üstüne koyup pişirmesiyle ortaya çıkması, toplumsal olayların etkisine en güzel örneklerden biridir. Coğrafi koşulların etkisi de yadsınamaz; göçebe Türk toplulukları et ağırlıklı beslenirdi çünkü coğrafi koşullar, tarıma dolayısıyla bitkisel ağırlıklı beslenmeye uygun değildi. Daha sonraları Uygur Kağanlığı Maniheizm’i benimseyince hem yerleşik topluluklar kurmaya hem de yeme alışkanlıklarını değiştirmeye başladı. Dinleri gereği et yeme alışkanlıklarından vazgeçtiler.
Aynı şekilde yemeklerimizin de bize, insanların kültürüne tıpkı kendileri gibi tatlı etkileri olmamış mıdır? Yemeklerini daha yağlı tercih eden topluluklar bir süre sonra; daha yeşil tercih edenlerle aynı sözcükleri mi kullandılar, şarkılarında aynı yemeklerden mi bahsettiler? Elbette ki hayır. Yemeklerimiz ve yeme düzenlerimiz, hayat tarzımızı ve pek tabii etkiliyor. Hatta değerlerimizi de. Mesela pişirdiğimiz yemeklerin kokularının komşumuza vardığını fark ettiğimizde, içimizdeki paylaşımcı onu ilk kez ikram etmek istedikten sonra bu güzel davranış bize bir gelenek olarak kalmadı mı?
İnsanlığın tüm varlığı, toprağa ektiği tohumu; onu eken yemek yedikçe de filizleniyor.
Pirincin Japon Kültüründeki Konumu
Japon mutfak kültüründe öne çıkan öğeler “sağlık” ve “sunum”dur. Mutfak kültürlerine bakıldığı zaman Japonların kendilerine özen gösteren, estetik anlayışı olan kişiler olduğunu tahmin etmek zor değildir.
Ayrıca inanışları gereği kırmızı etten uzak duran Japonlar sakin bir karaktere sahip olurlar. Yeşil çay Japon mutfak kültürünün vazgeçilmezidir. Herhangi bir Japon restoranına gittiğinizde yemeğinizin ardından yeşil çay ikram edilir. Ayrıca Japonlarda tek çeşit yemek olayı yaygındır. Yani önden bir çorba sonra ana yemek. Sonrasında pek tatlı yemezler.
Pirinç, Japon mutfağının en temel besinidir. Türkler için ekmek ne ise Japonlar için pirinç odur. Öyle ki ''Yemek yemek'' tabiri Japon mutfağında ''pirinç yemek''diye geçer. Bunun yanında bir ada ülkesi olması dolayısı ile balık ve deniz ürünleri, birçok kültürün Çin’den gelmesinden dolayı da Çin mutfağının etkileri de oldukça hissedilebilir.
Çeltik tarlalarında pirinç ekimi geleneksel olarak köylüler arasında büyük bir iş birliği gerektiriyordu ve bunun Japon kültürünün gelişiminde merkezi olduğu söyleniyor.
Yapışkan, kısa taneli pirinç Japonya'daki temel gıdadır. Pişmemiş pirinç kome olarak adlandırılır. Japonya'da yetiştirilen birkaç bin çeşit pirinçten Koshihikari ve Akita Komachi en popüler olanlar. Pirinç ayrıca mochi (pirinç keki), senbei (pirinç krakeri) ve sake (pirinç şarabı) yapmak için kullanılır. Pirinç aynı zamanda kırmızı barbunya (sekihan), deniz ürünleri ve sebzelerle (Takikomi gohan) pişirilebilir.
Dünyanın Farklı Kıyılarında Lezzetler: Akdeniz ve Kanada
İnsanın değerlerini benimseyerek büyüdüğü kültürün izlerini damak zevkinde de gösterdiği kuşkusuz. Öyle ki örneğin ülkemizde Ege kıyıları ile Doğu Anadolu veya Karadeniz ile İç Anadolu arasındaki lezzet farklılıklarını anlamak için bırakın menüye bakmayı, yemeğin adını duymak bile yeterlidir. İşte bu yüzden benzer gıdaların farklı kültürlerdeki tüketim tarzı farklılıkları rahatlıkla görülebilir. Sizin için Akdeniz ve Kanada mutfaklarında tercih edilen farklı lezzetlerden bahsetmek istedik. Haliyle odaklanacağımız lezzetlerin ortak noktası: Balık!
Daha yakından tanıdığımız Akdeniz mutfağından başlamak gerekirse, ki çoğumuzun bildiği gibi ülkemizde de Ege ve Akdeniz bölgeleri başta olmak üzere pek çok yöreden bu tatlara aşinayız, Akdeniz’de balığın yeri büyüktür. Çoğu evde belli sıklıkla balık pişer ve pişirmek için farklı yöntemler kullanılabilir. Izgara yapılarak, fırınlanarak veya yağda kızartılarak tercih edilen balıkla birlikte salata sofraların vazgeçilmezidir şüphesiz. “Akdeniz salatası” şeklinde bildiğimiz, içinde kimi zaman kırmızı lahana, roka gibi her zaman tercih etmediğimiz sebzelere yer verebildiğimiz, balıkla bütünleşen bu lezzet her zaman Akdeniz mutfağının vazgeçilmezidir. Genellikle tercih edilen balık türleri ise lüfer, levrek, izmarit, barbun, çinekop, çipura, kılıç, sardalya gibi Akdeniz halkının erişiminin rahat olduğu türlerdir.
Kanadalılar için ise durum biraz daha farklı. Yakından fikir sahibi olmadığımız bu coğrafya ile ilgili yaptığımız araştırmaların ülke geneli kapsamında olduğunu belirtmekte fayda var. Öncelikle balıkla tükettiğimiz yeşilliklerin menüde çok yer tutmaması ve bizim damak tadımızın aksine etin çok pişmiş tercih edilmemesi balığın servis edilme şeklini oldukça farklı kılıyor. Genellikle buharda pişmiş servis ediliyor. Fish and brewis adlı, Labrador kıyılarının morina balığı ve sert ekmekle servis edilen geleneksel yemeği; kuşkusuz damak tatları arasındaki farkın büyüklüğünü tasvir etmek için yeterlidir.
Aynı gıdanın farklı kültürler, farklı coğrafyalar ve farklı iklimlerdeki tüketim tarzları; yaşadığımız toplumun sahip olduğu kültürün damak tadımıza kadar bizi nasıl şekillendirdiğine ışık tutacaktır. Ancak bu farklılıklar her zaman insanlık olarak ortağı olduğumuz evrensel hazinenin değerinin artmasına katkı sağlayacaktır.
Yazarlar: KETÇAP Çekirdek Ekibi'nden Birkan Kök, Deniz Naz Eser, Ege Bozdağ ve Kaan Özmen
Kaynaklar:
- https://www.tasteatlas.com/most-popular-fish-dishes-in-canada
- https://www.japan-zone.com/culture/food.shtml
- https://www.gidahatti.com/japon-yemekleri-mutfak-kulturu-142834/